|
||
Çankırı Gezisi ve Düşündürdükleri | ||
Prof. Dr. Ahmet Kıymaz | ||
ahmetkiymaz@gmail.com | ||
Değerli Dostlar! 7 Temmuz 2019 Pazar günü Çankırı gezisi düzenledik. Gezimize katılan değerli dostlarımız şunlardı: ANKARA'DAN: Değerli Hocam Prof. Dr. Alemdar YALÇIN, grubumuzun değerli üyelerinden Ankara Milletvekili Ahmet Kutalmış TÜRKEŞ, yerel siyaset uzmanı Ahmet TUNÇ ve ben... DÜZCE'DEN: Grubumuzun değerli üyesi Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan GENÇ ile Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Doç. Dr. Recai ÖZCAN, Dr. Orhan KILIÇASLAN ve Dr. Fatih Alper TAŞBAŞ... ÇANKIRI'DAN EV SAHİPLİĞİ YAPAN VE GEZİMİZE KATILANLAR: Grubumuzun değerli üyeleri ahretliğim Nuri ERKENCİ, Türk Ocağı Başkanı Ali HARMANCI, Rıfat URGA Araştırma Merkezi Başkanı Sadık SOFTA, yeğenim Fatih EREN, Türk Ocağı Çankırı Şubesi yöneticileri... Allah'a şükür çok güzel tanışma, kaynaşma ve moral toplama gezisi yapmış olduk. Geziye katılan dostlarımız, umarım çok mutlu oldular. Ankara ve Düzce'den yola çıkan dostlarımızla Pazar sabahı saat 9'da Nuri ERKENCİ'nin Deveyolu'ndaki bahçesinde toplandık. Daha önce yolda kahvaltımızı yaptığımız için, kek ve kurabiye eşliğinde çaylarımı içtik. 9.30'da Çankırı Tuz Mağarası'na gittik. Çankırılı olmama rağmen, ilk defa gitmiş olmaktan birazcık da olsa utandım. Astım gibi sağlık sorunları olanlar için tuzun önemini bahsetmeme ve tuz odaları turizminin canlanmasının gerekliliğine bilmem ihtiyaç var mı? Sağlık turizmi açısından Çankırı'nın elinde dev bir hazine dururken, etkin bir biçimde değerlendirilmemesinden rahatsız olmadım, desem yalan olur. DEV TUZ MAĞARASININ LABİRENTLERİNDE DİNLENME ODALARI TANZİM EDİLEMEZ Mİ DİYE DÜŞÜNMEDEN EDEMEDİM. Çankırı Valiliği ve Çankırı Belediye yöneticilerine büyük görevin düştüğüne inanıyorum. Çağımızın teknolojik imkânlarından yararlanılarak tuz mağarasının sağlık turizmine açılmasını çok önemli görmekteyim. Tuz mağarası ziyaretini geride bırakıp saat 12.30 gibi Çankırı Kalesi'ne geçtik. Şehrimizin fatihi, Karatekin Hazretleri'nin türbesini ziyaret ettik, ecdadımızın ruhuna fatihalar okuduk, duamızı yaptık ve güzel dileklerimizi içimizden yerine getirdik. Geziye katılan bütün dostlarımızın, yüksek maneviyatlarını bir kere daha gözlemlemekten bahtiyar olduğumu ifade edeyim. Derunî heyecan ve yüksek gönül coşkunluğu içinde, istemesek de Kale ziyaretini bitirdik ve Prof. Dr. Rıfat URGA Araştırma Merkezi'ne geçtik. Çankırı Belediyesi'nden özel bir rehberin gezi heyetimize görevlendirilmesinden çok memnun kaldık. Tarihçi Tuğba hanımın verdiği bilgilerle geziye katılan dostlarımızın tamamı azamî düzeyde yararlandı. Notlar alındı, sorular soruldu; her bir soruya da görevli kardeşimiz güzel cevaplar verdi. Araştırma Merkezi'nde birbirinden güzel etnoğrafik eserlerin bulunduğunu öğrenmemiz ve bizatihi müşahede etmemiz keyfimiz artırdı. Meselâ; Millî Mücadele yıllarında Çankırılı hanımların cephedeki askerimize iç çamaşırı, çorap, elbise örmeleri ve dokumaları teker teker kayda alınmış. Bunların kayıt altında olması ve Millî Mücadele'nin sadece erkeklerimize özgü olmadığını, bir kere daha belgelerle gördük. Araştırma Merkezi'nin, her ne kadar kameralarla güvenliği sağlanmış olsa da, özellikle yangınlara karşı mukavemetsiz olduğunu görmüş olmaktan da korktuk. Araştırma Merkezi'ndeki tarihî ve kültürel zenginliğimizin daha korunaklı bir mekânda koruma altına alınmasını ve teşhirinin daha teknolojik imkânlarla yapılmasını gönlümüzden geçirdik, istişareler yaptık. Çankırı Valiliği ve Çankırı Belediyesi'nin bu konuya ciddiyetle eğilmesi gerektiğini konuştuk. Şu an Araştırma Merkezi olarak kullanılan tarihî ahşap binanın da tarihî dokusuna uygun yeniden müze yapılması gerekliliğine inandık. Çünkü, bu bina, Millî Mücadele yıllarında cephede yaralanan gâzilerimizin tedavisi amacıyla hastane olarak kullanılmış. Yani, tarihî değeri olan bir bina... Diğer önemli bir özellik de, Eski Belediye Başkanı İrfan DİNÇ Kardeşimin büyük emeğiyle kurulan Rıfat Urga Araştırma Merkezi'ne ismini veren Prof. Dr. Rıfat URGA'nın tarihimizdeki ve bilim dünyamızdaki önemi... Hekim Rıfat URGA, Cumhuriyet'in ilk yıllarında Cumhuriyetimizin Kurucusu ATATÜRK tarafından Afganistan'da hastane kurmakla görevli önemli bir bilim adamıdır. Buradan, Atatürk'ün Afganistan'a ve oradaki kardeşlerimizin geleceğine değer verdiğini de kolaylıkla anlayabiliriz. Rıfat Urga Araştırma Merkezi, "Atatürk, Afganistan ve Rıfat URGA" üçlemesinden çıkarılacak ve unutulmayacak temel düşünceyi sembolleştiren bir konumdadır. Çankırılı hemşehrilerimin bu isimleri unutmaması ve gelecek nesillere taşıması önemli bir çıkarım olarak görülmelidir. Bu duygularla Rıfat URGA Araştırma Merkezi'nden ayrıldık. Nuri ERKENCİ Kardeşimin değerli eşleri Serpil yengehanımın hazırladığı öğle yemeğini yemek üzere, Deveyolu'ndaki bahçeye döndük. Ayıp olmasın, mükellef bir güveç yemeğini destekleyen pilav, salata ve çeşitli meyvelerle açlık ihtiyacımı giderdik. Çaylarımızı içtik ve tekrar yola revan olduk. Serpil ve Nuri ERKENCİ ailesine, sıcak misafirperverliklerinden dolayı gönülden şükranlarımı arz ederim. Her zaman mutlu ve huzurlu olsunlar. Yemekten sonraki ilk durağımız Selçuklular döneminden kalma Darüşşifa, yani TAŞMESCİT oldu. Maalesef, Taşmescit'in içindeki odaları görmemiz mümkün olmadı. Kapıları açacak bir görevli de bulamadık. Tarihî yapının çevresini gezdik; bilmeyenlere tarihi hakkında bilgiler verdik. Birazcık şehir efsanesi, birazcık da tarihî gerçeklerle bezenmiş "Kaditler" hakkında konuştuk. Karatekin Gâzi'yi ve değerli komutanları Billur Bey'i, Sarı Baba'yı ve Toprak Baba'yı bir kez daha andık; fotoğraflar çektirdik ve oradan da Türk Ocağı'nın Çankırı Şubesi'ne gittik. 20. yüzyılda toplumsal ve siyasal açıdan büyük görevleri uhdesinde bulundurmuş Türk Ocakları Çankırı Şubesi yetkililerinin millî duyarlıklarının yüksek olduğunu gözlemledik. Bununla birlikte, faaliyetlerini sürdürdükleri mekânın çok elverişsiz koşullarda bulunmasından da üzüldük, kahrolduk, hatta utandık. Partiler üstü yaklaşım tarzını her zaman geri plâna itme gayretinde bulunan ve toplumsal işlevi yüksek entelektüel böyle bir cemiyetin maddî imkansızlıklar içinde bulunması, yüreğimizi yaraladı. Şube Başkanı değerli abim Ali HARMANCI ve bilinçli bir grup vatan evladının özverili gayretlerine mukabil, şehrimizin yöneticileri ve zenginlerinin yardımdan uzak hallerini, söyleşimizde seslendirmesek de, hissetmemiz; gözlerimizle konuşmamız bizleri derinden yaraladı. Türk Ocağı Çankırı Şubesi, kamu veya özel kurumlardan birilerinin desteğini beklemektedir. Prof. Dr. Alemdar YALÇIN, Prof. Dr. İlhan GENÇ ve Rahmetli BAŞBUĞ'un evladı Ankara Milletvekili Ahmet Kutalmış TÜRKEŞ, Ahmet TUNÇ Beyler söyleşide başı çektiler. Alemdar YALÇIN Hocam'ın günümüz Türkiye ve dünya ortamını yansıttığı konferans niteliğindeki konuşması ise, her zamanki gibi harika idi. Gönüllerin her daim aradığı, birleştirici ve huzur verici söyleşiler, hafızalarda sonsuza dek yaşayacaktır. Çankırı Türk Ocağı'nda vefakâr Çankırılı dostlarımızın hazırlattığı tuz lambaları, Düzce ve Ankara ekibine takdim edildi. Onur duyduk, evimizin uygun köşesinde, anılarımızı tazelemede bir araç olması dileği ile değerli Çankırılı dostlar tarafından verilen hediyeleri kabul ettik. Saat, akşam 20 olmuştu. Artık, ayrılma vakti gelmişti. Her ayrılığın, inşallah yeni kavuşmalara vesile olması dileği ile Ankara ve Düzce ekipleri olarak çok değerli dostlarımızla vedalaştık. Düzce Ekibi, Ilgaz güzergâhı ile, Ankara Ekibi de Kalecik güzergâhıyla yuvalarına dönüp, bu güzel geziyi, sevdikleriyle paylaşabilme heyecanı yaşadığını hissetmemiz de, ayrı bir huzur ve ayrı bir mutluluktu. Bütün Dostlara ayrı ayrı yürekten teşekkürler... İnsan hayatında en büyük sermayenin iyi yetiştirilmiş çocuklar ile, sahip olunan dostluklar olduğunu biliyoruz. Onun için, dostlukların artmasına vesile olan her türlü girişim, kubbede hoş bir seda oluşturacaktır. Sağlıcakla kalınız... Prof. Dr. Ahmet KIYMAZ |
||
Etiketler: Çankırı, Gezisi, Düşündürdükleri |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.