Önceki gün Ukrayna’nın ev sahipliğinde Kiev’de “Kırım Platformu” düzenlendi.
46 ülkenin üst düzeyde temsil edildiği zirvede “Kırım’ın Geleceği” konusu masaya yatırıldı. Kırım Türklerinin millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Türkiye Türkçesiyle yaptığı konuşmasında bütün dünyaya net olarak Kırım’ın işgal altında olduğunun bir kez daha altını çizerek şunları söyledi:
“Ben burada Kırım Tatarlarının temsilcisi olarak konuşuyorum. 1944 Kırım sürgünü ve soykırımından sonra hayatta kalan Kırım Tatarları, yarım asır boyunca vatanlarına geri gelmek için büyük mücadele verdiler.
Şimdi bu halk, yine Sovyet rejiminden de beter olan işgalci Rusya’nın Kırım’ı işgaliyle birlikte yine vatanlarını terk etmek zorunda kaldı. 7,5 yıllık süre zarfında 30 bine yakın Kırım Tatarı, vatanlarını terk etmeye zorlandı ve Rusya’dan Kırım’a çeşitli kaynaklara göre 600 bin ila 1,5 milyona yakın insan getirilerek Kırım’ın demografik yapısı değiştirildi. 1994'teki Budapeşte Anlaşması'nda Ukrayna'ya verilen garantörlük sözleri de tutulmadı!”
Mustafa Aga’nın bu sözleri hiç şüphesiz yalan ve riyaya alışmış Avrupa devletlerine atılan bir tokattır aslında. Üç maymunu oynayan bu ülkeler, Rusya’nın Kırım ilhakını tanımama dışında aslında somut hiçbir şey yapmadılar!
Kırım platformunda Dışişleri Bakanı’mız Mevlût Çavuşoğlu’nun yaptığı konuşma hiç şüphesiz en can alıcı olanıydı. Türkiye’nin Kırım’ın işgali hakkındaki görüşünün net olduğunun altını şu sözlerle dolduruyordu:
“Kırım'ın hukuksuz bir şekilde işgal edilmesinin üzerinden bu yana 7,5 yıl geçti. Türkiye aynı zamanda milyonlarca Kırım Tatar’ına ev sahipliği yapmaktadır. Tatarlar tarihlerindeki bütün zorluklardan sonra ayağa kalkmayı başarmış bir millettir. Bu kapsamda parlamentoya, Başkan Zelenskiy’e Kırım Tatarlarının Ukrayna’nın yerli halklarından biri olarak tanınmaları konusunda gösterdikleri çaba için teşekkür ediyoruz. Büyük Kırım Tatar aydını İsmail Bey Gaspıralı'nın da dediği gibi “Düşmek kolay, kalkmak zordur! “Uluslararası sistem bu sorunları çözmek için yetersiz kalıyor. Diplomatik çözümlere yoğunlaşmalıyız. Biz Ukrayna'nın yanındayız. Kırım Ukrayna'dır.”
Dışişleri Bakanı’mız Mevlût Çavuşoğlu, bu konuşmasıyla Türkiye’nin Kırım konusunda net çizgisini bir kez daha hatırlatmış oluyor. Bakan Çavuşoğlu’nun Türk dünyası kamuoyunda millî duruş ve millî söylem konusunda oldukça ilgi gören ve sevilen bir bakanımız olduğunu da belirtelim.
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejčinović Burić de yaptığı konuşmada, Avrupa Konseyinin insan hakları, hukuk ve demokrasiyi yaşatmak için var olduğunu belirterek, Avrupa'nın her yerinde bu amacı gerçekleştirmeye uğraştıklarını ancak Kırım’daki işgalin bu çabayı imkânsız kıldığını ifade etti.
46 ülkenin üst düzeyde temsil edildiği Kırım Platformu Açılış Zirvesi’nde ortak bir deklarasyon imzalandı ve şöyle denildi:
“Uluslararası Kırım Platformu Zirvesi katılımcıları, tüm devletlerin toprak bütünlüğünü, birliğini ve egemenliğini koruyan uluslararası hukuk düzeni için tehdit edici sonuçlara yol açan ve uluslararası güvenliğine doğrudan meydan okuyan Kırım’ın yasa dışı ilhakını tanımıyor ve kınamaya devam ediyorlar.”
Evet, Kınamışlar…
Mamafih, bu kınama, bırakınız Kırım’ı, Karadeniz’i, ta Akdeniz’e inip Libya sahillerine kadar ilerleyen Rusya’nın çok umurundaydı sanki! Satranç Ustası Putin, soğukkanlı tutumundan hiç ödün vermeden, diplomatik dili sonuna kadar en zarif hâliyle kullanıp, kapalı kapılar ardında yapacağını yapıyor! Avrupa ve ABD de sadece homurdanmakla yetiniyor. Meselenin özü budur.
Hasılı, biz de “Kırım, Tatar Türklerinindir” diyor ve işgalci Rusya’yı kınıyoruz!
|